Bu hafta sizlere Kurtalan’da artan hırsızlık olaylarından bahsedeceğim.Kurtalan’da gün geçmiyor ki hırsızlar bir eve, işyerine dadanmasın.Camilerin muslukları, evlerin demir kapıları yerlerinden sökülüp alınıyor.Yağmur suyu mazgallarından tutun, dere kenarlarında bulunan demir korkuluklar bile hırsızların hedefinde.Hırsızlar o kadar azdı ki çarşı merkezinde işyerlerinden gündüz vakti bilgisayarlar cep telefonları çalınıyor.Çoğu hırsızlık vakası aydınlatılamazken güvenlik kameralarının tespit ettiği hırsızlar, polis tarafından yakalanıyor, mağdur ettiği vatandaştan önce tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılarak elini kolunu sallayarak dışarı çıkıyor.Hal böyle olunca çoğu hırsızlık vakasında mağdur olan vatandaş polise bile ihbar etme gereksinimi duymuyor.Hırsızı tanıdığınız bildiğiniz halde gidip benim malımı neden çaldın diye soramıyorsunuz çünkü hırsız sizden davacı olursa hakkınızda soruşturma açılabiliyor.Suç makinesine dönüşmüş biri topluma zarar veriyorsa, insanların emeğini çalıyorsa, daha caydırıcı cezalar verilmesi gerekmez mi?Milletin canına, malına kastedenlere yönelik bir yaptırım uygulanmak zorunda değil mi?Utanmadan, arlanmadan ve üstelik “yavuz hırsız ev sahibini bastırır misali” korkmadan evlere, işyerlerine girenlere ‘dur’ denmeyecek mi?Milletvekilinin bile dokunulmazlığı bir yere kadarken suç işleyen hırsızların ellerini kollarını sallayarak gezmeleri vicdanları rahatsız etmiyor mu!İlçe sınırları içinde huzur ve güvenliğin, kişi dokunulmazlığını, emniyetin, kamu esenliğinin sağlanması ve önleyici kolluk yetkisi kaymakamın görevlerinden biridir.İlçe kaymakamının ilçedeki huzur ve güvenin tesis edilmesi için caydırıcı tedbirler almasını bekliyoruz.Vatandaş, cadde ve sokakların güvenliğini sağlamakla görevli bekçiler mahalle aralarında devriye atarak hırsızlık olaylarını önleyici tedbirler almasını istiyor.Herkesin görevini layıkıyla yapmasını istiyoruz.Sokaklarında hırsızların cirit attığı bir Kurtalan istemiyoruz.