Bu günlerde bilen bilmeyen her kesim insanların deprem ve binalar konusun da TV’de gördüğü kulaktan dolma sözlerle uzman kesildiğini görüyoruz.
TV ekranları 20 belki 30 yılık eski binaları yeni bina gibi gösterip özelikle deniz kumundan topraklaşan betonu ve çürümüş demirleri göstererek adeta müteahhitleri hedef haline getirmektedir. Yıkılan binaların kesin yıkım sebebi beli olmadan bazı bina müteahhitlerin tutuklanması düşündürücüdür. Peki bunun tek sorumlusu gerçekten müteahhitler midir? Yoksa idare suçunu onlara mı yıkıp hedef mi saptırmaktadır. Belediye ve encümenlerin aynı zamanda plan kabulünü yapan ve uygulan İdarenin bunda kusuru yokmudur. Bu şiddetteki Depremin suçu yokmudur. Yapı denetim kuruluşlarının payını göremiyecekmiyiz. Yumuşak zeminin sıvılaşmasını yokmu sayacağız. Zemin etüdünü yapan jeolojik analiz yapan teknik elemanın kusurunu göremeyecekmiyiz. Jeolojik ve jeofizik etüdünü baz alarak plan yapan ve proje çizen proje mühendisleri olan mühendislerin teknik kusurunun da olabileceğini düşünmeyecekmiyiz.
Yapıların denetimine baktığımızda;
Türrkiye’nin aktif deprem kuşaklarından birinde yer alması, yapıların gerektiği gibi denetlenmemesi ve bu nedenle sık sık yüksek miktarda can ve mal kaybı yaşanması, yapı denetleme işinin daha ciddiye alınması gerektiğini en acı şekilde ortaya koymuştur.
Denetimsizlikten doğan aksaklıkları gidermek, sorumlularını cezalandırmak ve mağdur durumdakilerin kayıplarını hukuki yollarla karşılayabilmek için yeni bir yasal düzenleme yapılmış ve 2001 yılında 4708 sayılı kanun yürürlüğe girmiştir.
Böylece, ülkemizde inşa edilecek her cins yapı, Yapı Denetim Kuruluşları’nın denetimine tabi tutulmaya başlanmıştır.Yapı denetim firmaları, yasanın belirttiği çok sayıda şartı yerine getirebilen, geniş bir teknik kadroya sahip ve bunların sonucunda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan bu işi yapmak üzere izin belgesi almaya hak kazanan kuruluşlardır. Bina inşaat maliyetinin yüzde 1.5 hizmet karşılığı teknik denetim ve laboratuvar hizmetlerini verir.
Yapı Denetim Kuruluşları ve Beton analiz laboratuvar kuruluşlarının sorumluluğu yapı denetim kurumu ciddi anlamda büyük sorumluluklara sahiptir. Yapının, ruhsatına ve bunun eklerine, teknik, sanat ve sağlık kurallarına aykırı, eksik, hatalı ve kusurlu yapılmış olması yüzünden ortaya çıkan yapı hasarlarından dolayı, yapı sahibine ve ilgili idareye karşı, kusuru oranında sorumluluk taşırlar. Sorumluluk süreleri, yapı kullanma izninin alınma tarihinden başlar. Yapının taşıyıcı sistemiyle ilgili alanlarda 15 yıl, diğer kısımlarda ise 2 sene boyunca devam eder.
Beton Analiz laboratuvarları 5-6 beton mikserlerinden aldıkları numune örneklerini
7 ve 28 günlük deneyler sonuçları otomatik olarak Aselsan’ın ürettiği beton presleri tarafından kırılıp sonuç mukavemetlerine göre kabulü veya yetersiz bulunursa dökülen beton yıktırılır. Yine inşaata gelen demirlerin laboratuvarda gerekli testleri yapılıp uygunluk testlerini geçtikten sonra kullanılır.
Deprem sonrası tartışmalar
Deprem sebebiyle meydana gelen zararlarda yalnızca müteahhide veya idareye sorumluluk yüklemek doğru olmayacaktır. Bu noktada toplumsal bir sorun olan ve ülkemizde çok büyük maddi ve manevi zararlara sebep olan bu afete karşı ülkedeki herkesin kendi üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi gerekmektedir. Bilim adamlarına söylemlerine baktığımız da bu kadar büyük bir mal ve can kaybının yaşamasının nedenlerinin açıklaması ışığında baktığımızda;
Depremin çok ili etkilenesi ve 7.8-7.6 gibi yıkıcı bir şiddetinde olması. Tarım ovalarının imara açılması sonucu bina zeminlerinin sıvılaşması depremde yıkımı kolaylaştırmıştı.
İTÜ Öğretim adamlarının ön raporunda açıklamaları bize gösteriyorki;
"Yıkılan binaların enkaz haline gelmesi hususunda birçok parametre etkin olmakla beraber binaların yaşı, temellerin oturduğu zeminlerin taşıma kapasitelerinin düşük olması, inşaatlarda kullanılan malzeme kalitesinin, kolonlar ve kirişlerin en kesit boyutlarının ve donatı miktarlarının yetersizliği, inşa edildiği yıllarda yürürlükte olan yönetmeliklere uygun olarak taşıyıcı sistem elemanlarının inşa edilmemiş olmaları, diğer yapım kusurları ile bitişik nizamda inşa edilen binaların kat seviyelerinin farklı olmaları gibi hususlar en belirgin yıkım nedenleri olarak görülmüştür.
Depremin yumuşak zemin, yüksek şiddetin etkisi ile bazı binaların yıkılması bize gösterdiki bundan sonra yapılacak binaların sert kayalık kesimlerde yapılmasını, zeminin fore kazık veya zemine çimento enjeksiyonu ile güçlendirmek zorundayız. Yine depremlerde duvarların çatlaması bir zayıflık olarak görünüyorsa duvarların tuğla briket bims gibi ürünler ile örme yerine daha sağlam olan tünel kalıp duvar sistemine geçmek zorundayız. Bundan sonra dikey yerine yatay mimariye geçmek kaçınılmaz olacaktır.