“Bir kadın olarak benim ülkem yoktur. Bir kadın olarak bir ülke de istemiyorum. Bir kadın olarak tüm dünya benim ülkemdir.”
Virginia Woolf
Toplumumuzda kadınlar gününün simgesi olarak çok bilindik olan gül ve karanfilli her ne kadar benimsemiş olsak da kadınlar gününün simgesi mimoza çiçeğidir. Peki neden Mimoza çiçeği? Mimozanın uçucu çiçekleri ve kırılması zor dalları kadını anlatır. Çiçeğe üflediğinizde çiçeklerinin yaprağının nasıl uçuştuğunu anlamazsınız, çok kırılgan görünürler ama onu dalından koparmaya çalıştığınız zaman öyle bir direnir ki söküp alamazsınız, bunun için kadını simgeler. Kadının güçlü, cesur aynı zamanda naif özelliğini yansıtıyor.
* Kadının dik duruşu, hakkını gözetip savunması emeğinin karşılığı için mücadele eden başı dik, gönlü dolu kadınlar geçmişten bugüne kadar çok mücadele verdiler. Kadınlar gününün önemi buradan başlıyor. Her ne kadar günümüzde kadınlar gününün kutlanma günü olduğunu ve bunu eğlence figürasyonuna cevirmiş olsak da bugün kutlama günü değil belirli bir amaç için canını vermiş olan kadınların ve kadınlarımızın anma günüdür. Kapitalist dönemin yaratmış olduğu etkiden dolayı modern insan bundan çok pay almış olacak ki kutlamalar, hediyeler ön planda tutulmuş. Günün önemi amacının dışına itilmiş.
*Gel gelelim kadınlar gününün acı hikayesine. 8 Mart 1857 tarihinde ABD’nin New york kentinde 40.000 dokuma işçisi daha iyi çalışma koşulları istemiyle bir tekstil fabrikasında greve başladı. Ancak polisin işçilere saldırması ve işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, ardından da çıkan yangında işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda 129 kadın işçi can verdi. İşçilerin cenaze törenine 10.000’i aşkın kişi katıldı. Almanya sosyal demokrat partisi önderlerinden Clara Zetkin, 8 Mart 1857 tarihindeki tekstil fabrikası yangınında ölen kadın işçiler anısına 8 Mart’ın Dünya Kadınlar Günü olarak anılması önerisini getirdi ve öneri oybirliğiyle kabul edildi. Türkiye’de ise ilk defa 1921 yılından itibaren kutlanmaya başlandı. O günden bu yana kadınlar günü kutlanıyor. Geçmişten bu yana emeği, varlığı için güçlü duruşuyla mücadele eden kadınının şaheser mücadelesi takdir edilmeye ve desteklenmeye şayandır.
*Geçmişten bugüne kadar kadının çalışma yaşamında ekonomik hayatta var olmaya çalışmasında erkek egemen zihniyeti hep savaş halinde olmuştur. Kadının mesleğiyle, kıyafetiyle, bedeniyle eleştirmek için eleştirenlere mücadelesiyle hep cevap vermiş ve vermeye de devam edecektir. Kadının her anlamda erkekle eşit olduğunu, insan olduğu için sahip olduğu hakları olduğunu idrak etmeleri uzun yıllar almış ve almaya da devam ediyor ama kadının bitmez bir azmi var.
* Şimdilerde acıyla yoğrulan, sabırla bilenen, başta enkazda Anne, Baba, çocuğunu kaybeden, çalışan, üreten, hayata sevgi ve incelik katan tüm kadınlarımızın, Korkmadan sokakta yürüyebildiğiniz, cinsiyetinizden dolayı kendinizi kanıtlamak zorunda olmadığınız, saygı gördüğünüz, daha iyi bir dünyada olmanız dileğiyle…
Değerinizin farkında olun..