Milletvekili Seçimleri geride kaldı. Toplum değişimden yana oyunu kullanmadı. Statükocu milliyetçi ittifaka yani iktidara tekrar onay verdi.
Ne ekonomik tablo ne sosyal manzaralar ne hukuk sisteminin durumu ne eğitim sistemi ne de genç işsizler nede depremdeki yetersizlikler hiçbir şekilde manzarayı değiştiremedi.
Türkiye genelinde de tablo değişmedi, özellikle deprem bölgelerinde büyük bir değişimin beklendiği, Malatya, Adıyaman, Kahraman Maraş gibi iller, yine aynı zihniyet ve yine aynı duruşla çoğunluğu aldı.
Z kuşağı denilen ve değişime, yeniliğe, gelişmeye ve dünya ya açılmaya hazır oldukları iddia edilen bu çağda yaşayan bu sistemin yetiştirdiği gençlik çare olmaktan çoktan uzaklaştığından çare olamadı. Bugüne kadar, şikayet ettiğimiz, yoksulluk, adaletsizlik, eğitimsizlik, din istismarcılığı ve bunun gibi bir çok olumsuz gördüğümüz uygulamalardan kurtulmak için iki seçenekli bir karar verme imkanı ortaya çıkmıştı. Ne yazık ki fırsat değerlendirilemedi. Muhalefet tavanda birleşmelerine rağmen tabanlarını etkileyip sandığa götüremedi. DEVA, GELECEK ve SAADET’li Partililer muhafazakar tabanlarını bir sol partiye oy vermeyi gerçekleşmediler. En büyük zararı İttifaklar için özveride bulunan CHP ve yeşil sol partiye oldu. Büyük bir Milletvekili sayısına ulaşmasını engelledi.
HDP kurduğu sol ittifakların adayları ile Genel merkez ve kadın adaylarıyla gerekli çalışma yürütemediler. Seçmenleri motive edemeyen adaylar büyük bir oy kaybına uğradı. Toplum yerel dinamiklerini dışarıda bırakan parti merkezini affetmeyerek bir uyarıda bulunmuş oldular. HDP seçime giren yeşil sol partiyi seçmenlerine iyice anlatamadı.
Seçmenlerine CHP ve işçi partisine oy isterken yanlış anlamalara sebep oldular. Yeni olan yeşil sol partisi ile isim benzerliği olan Sol partisini yeterince benzerliğini anlatamayınca oy kaybına uğradı.
Geçmişte yaşanan, hani Demirel’in o günkü siyasi bir tespiti vardı. “Tencerenin götüremeyeceği hiç bit hükümet yoktur” Tezi boşa çıkmış oldu.
Hani depremde yalnız kalan halkın hükümete tepkisi olacaktı. Daha iki ay geçmeden bölgede birinci parti olması ilginçtir. Aziz Nesin’in tespiti insanın aklına gelmiyor değil.
Toplumlar balık hafızalıdır. Olumsuzlukları çabuk unuturlar. Dini siyasete alet eden milliyetçiliği köpürten iktidar politikacıları bir kez daha kazançlı oldular. Seçimlerde Uyguladıkları seçim ekonomisi ile uçak Gemiler uçaklar arabalar doğal gaz petrol rezervleri ile gelecekte yüksek gelir vaatleri yani seçmene hayal gördürüp seçimlerde tekrar kazançlı çıktılar.
Maalesef değişim istekleri demokrasi hukuk özlemleri bir başka bahara kaldı. Tüm olumsuz tabloya rağmen seçmen değişime ikna edilemedi Sonuç olarak Ömer Hayyam’ın şu ünlü dörtlüklerini hatırlatıyor.
Celladına aşık olmuşsa bir millet,
İster ezan ister çan dinlet.
İtiraz etmiyorsa sürü gibi illet,
Müstehaktır ona her türlü zillet.
İlk seçimlerde cumhurbaşkanı seçilemezken parlamentoda cumhurbaşkanı ittifakı çoğunluğu kazandı. Şimdide ikinci turda iktidar rövanş almaya çalışırken Muhalefet sürpriz yapmak için yoğun bir çalışma içinde. Değişim umudu hala devam ediyor. Kılıçdaroğlu seçmeni ikna edip sandığa taşıyabilse değişim umudunu zayıfta olsa tekrar yeşertir.
Demokrasi insan hakları, evrensel hukuk, özgür basın, ekonomik refah değişim için haydi sandıklara…